ZİMMET SUÇU VE CEZASI, TCK MADDE 247, 2025

ZİMMET SUÇU VE CEZASI, TCK MADDE 247, 2025

Zimmet suçu Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabında, “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmında ve “Kamu İdaresinin Güvenirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde 247 ve 249. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu yazıda zimmet suçunun kanuni düzenlemesi, yasal unsurları, özel görünüş şekillerine yer verilmiş olup Yargıtay kararlarına da yer verilmiştir.


1. ZİMMET SUÇUNUN KANUNİ DÜZENLEMESİ

    Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesi şu şekildedir:

    (1) Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (2) Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

    (3) Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.”

    Zimmet suçunda etkin pişmanlığı düzenleyen 248. madde ise şu şekildedir:

    (1) Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.

    (2) Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.”

    Zimmet suçunda daha az cezayı gerektiren hali düzenleyen 249. madde şu şekildedir:

    (1) Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.”

    Ayrıca TCK madde 251’de zimmet suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisinin işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulacağı düzenlenmiştir. Yine aynı maddede denetim görevini ihmal ederek zimmet suçunun işlenmesine imkan sağlayan kamu görevlisinin de üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.


    2. ZİMMET SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER

    Zimmet suçu ile korunan hukuki değer devletin organlarına ve kamu görevlilerine toplum tarafından duyulan güven duygusudur.


    3. ZİMMET SUÇUNUN MADDİ UNSURLARI

    3.1. ZİMMET SUÇUNUN HUKUKİ KONUSU

    Zimmet suçunun hukuki konusunu belli bir ekonomik değeri olan taşınır veya taşınmaz mal oluşturur. Bu malın kamu görevlisine görevi gereği teslim edilmiş olması gerekir. Malın değerinin bir önemi bulunmamakla birlikte değerinin az olması TCK madde 249 kapsamında daha az cezayı gerektiren bir haldir. Malın değeri ise mevcut ekonomik koşullar ve paranın satın alma gücü gibi kriterler çerçevesinde yargısal makamlarca takdir edilecektir. Ancak memura teslim edilen kağıt, kalem gibi değeri yok denecek kadar az olan mallarda müsamaha edilen zimmet söz konusu olup öğretide önemsiz hareketler olarak nitelendirilen bu durumda haksızlık unsuru oluşmayacaktır.

    3.2. ZİMMET SUÇUNDA FAİL VE MAĞDUR

    Zimmet suçu özgü bir suç olup fail ancak kamu görevlisi olabilecektir. Kamu görevlisinin tanımı TCK madde 6’da yapılmıştır. Buna göre ; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi kamu görevlisi olarak sayılmaktadır. Ayrıca bazı özel kanunlarda kamu görevi olarak sayılan görevleri icra eden kişiler de zimmet suçunun faili olabilecektir.

    Kamu görevlisi olmayan kişiler zimmet suçuna iştirak edebilirler. Kamu görevlisi olmayan kişi, failin bu durumunu bilerek suça iştirak etmişse azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecektir.

    Zimmet suçunun mağduru toplumu oluşturan herkestir. Bu nedenle mağduru belirsizdir. Uygulamada zimmet suçunun işlendiği ilgili kamu idaresi suçtan zarar gören olarak yargılamalarda yer almaktadır.

    3.3. ZİMMET SUÇUNDA EYLEM

    Zimmet suçu madde 247’de de ifade edildiği üzere kamu görevlisinin, görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesiyle oluşmaktadır.

    Zimmete geçirme deyiminden anlaşılması gereken mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmadır. Bu kapsamda fail, malı kendisinin veya üçüncü bir kişinin malvarlığına dahil etmektedir.

    Fail, görevi gereği malı devralma yetkisine sahip değilse fiilen devralsa dahi zimmet suçu oluşmayacaktır. Failin malı devralma yetkisinin yasal bir dayanağının olması zorunludur.

    Failin görevi gereği kendisine teslim edilen malı kötüye kullanması, israf etmesi ya da başka bir kamu görevinde kullanması halinde zimmet suçunun oluşamayacağı söylenmelidir. Bu husus ilgili kamu görevlisinin idari anlamda disiplin sorumluluğunu gündeme getirebilecektir. Yine failin kendisine devredilen malı yok etmesi, bozması gibi hallerde yine zimmet suçu oluşmaz. Duruma göre görevi kötüye kullanma suçu değerlendirilir.

    Zimmete geçirme eylemi icrai bir hareketle gerçekleşebileceği gibi ihmali hareketle de gerçekleşebilir. Örneğin noterlerin tahsil ettikleri damga vergisi, harç gibi tutarları ilgili kuruma aktarmaması zimmet suçuna vücut verecektir.


    4. ZİMMET SUÇUNDA MANEVİ UNSUR

    Zimmet suçunun manevi unsuru kasttır. Fail,  doğrudan kastla hareket edebileceği gibi olası kastla da hareket edebilir.


    5. ZİMMET SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

    5.1. Zimmet Suçunda Cezanın Artırılmasını  Gerektiren Nitelikli Hal

    TCK madde 247/2’de suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiştir. Hileli davranışın ilk bakışta anlaşabilecek nitelikte olmaması gerekir. Olağan ve basit bir denetim, araştırma ve karşılaştırma ile ilk bakışta kolayca anlaşılan hileli davranış nitelikli zimmete değil basit zimmete vücut verecektir.

    5.2. Zimmet Suçunda Daha Az Ceza Verilmesini Gerektiren Hal

    5.2.1. Kullanma Zimmeti

    TCK madde 247/3 kapsamında zimmet suçunun malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranına kadar indirilebileceği düzenlenmiştir. Bu halde fail önce malı malik gibi tasarruf etmek üzerine zimmetine geçirmeli, akabinde ise aynen iade etmelidir. Bu halde suçun konusu genelde tüketimi kolay olan para ve misli mallardır. Failin kullanma kastının da ispat edilmesi gerekmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki fail hakkında zimmet suçundan soruşturmaya başlandıktan sonra malın iade edilmesi halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalı, basit zimmet suçundan ceza verildikten sonra etkin pişmanlık indirimi yapılmalıdır.

    5.2.2. Malın Değerinin Az Olması

    TCK madde 249 kapsamında malın değerinin az olması daha az cezayı gerektiren bir hal olarak düzenlenmiştir. Hiç şüphesiz malın değeri suçun işlendiği tarihteki ekonomik koşullar ve paranın satın alma gücü gibi kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Uygulamada Yargıtay, malın değerinin az olup olmadığı ile ilgili soruşturma aşamasında bir tespit yapılması gerektiği yönündedir. Yargılama sırasında iddianamede yazan değerin üzerinde bir değer takdir edilmesi halinde ek iddianame düzenlenmesi gerekmektedir.


    6. ZİMMET SUÇUNUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

    6.1. Zimmet Suçunda Teşebbüs

    Zimmet suçuna teşebbüs teorik olarak mümkündür. Suça konu malın failin egemenlik alanına girmesi elinde olmayan nedenlerle engelleniyorsa burada suçun teşebbüs aşamasında kaldığuı kabul edilmelidir.

    6.2. Zimmet Suçunda İçtima

    Zimmet suçunun işlenmesi sırasında belgede sahtecilik yapılması halinde fail ayrıca sahtecilikten de cezalandırılacaktır. Aynı suç işleme iradesi kapsamında birden çok zimmet suçu işlenmesi halinde TCK madde 43 kapsamında zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Kamu bankalarında çalışan failler için TCK hükmü, özel bankalarda çalışanlar için ise Bankacılık Kanunu madde 160 hükmü tatbik edilecektir.

    6.3. Zimmet Suçunda İştirak

    Zimmet suçuna iştirakin her türlüsü mümkündür. Ancak suç sadece kamu görevlisi olan fail tarafından işlenebildiğinden ancak azmettirme veya yardım etme suretiyle iştirak olabilir.

    6.4. Zimmet Suçunda Etkin Pişmanlık

    TCK madde 248 kapsamında soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir. Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.


    7. ZİMMET SUÇUNDA MUHAKEME

    Zimmet suçundan kamu görevlisi hakkında soruşturma yapılması izne tabi değildir. Bu anlamda Cumhuriyet savcısı tarafından doğrudan soruşturma yapılabilir. Ancak Bankacılık Kanunu madde 162 kapsamında soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi ancak ilgili kurum tarafından Cumhuriyet savcılığına başvurulması ile mümkündür.

    Zimmet suçunda görevli ve yetkili mahkeme suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesidir.  


    8. ZİMMET SUÇUYLA İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

    8.1. “Zimmet suçunun kamu görevlileri ile özel yasalarında kamu görevlisi gibi cezalandırılacakları öngörülen kişiler tarafından işlenebileceği, 5252 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi uyarınca TCK’nin 6/1-c maddesinin de ancak 01.01.2009 tarihinden itibaren özel yasalarda uygulanabileceği dikkate alındığında, suç tarihi itibarıyla 5253 sayılı Dernekler Kanununda Türkiye Kızılay Derneği görevlilerinin veya dernek malına karşı suç işleyenlerin kamu görevlisi gibi cezalandırılacağına dair bir düzenleme bulunmaması nedeniyle sanığın zimmet suçunun faili olamayacağı, eyleminin TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu hk”.

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2012/8977 K. 2013/11601 T. 02.12.2013


    8.2. “Köy muhtarı olan sanığın içme suyu deposu yapım işi için köy halkından topladığı paranın 6.057 TL’sini uhdesinde bulundurduğu kabul edilerek zimmet suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de; sanığın 10.960 TL değil, 6.000 TL topladığını ve bu paranın da 5.000 TL’lik kısmını su deposu yapımı için sözleşme imzalanan tanık Paşa Işık’a verdiğini savunması, Paşa Işık’ın dosyaya ibraz ettiği 10/02/2009 tarihli belge ile kendisine 3.800 TL ödeme yapıldığını beyan etmesi, mahkemece kovuşturma aşamasında bilirkişi raporu alınmayıp konunun uzmanı olmayan serbest muhasebeci mali müşavir tarafından düzenlenen 21/12/2010 tarihli raporun hükme esas alınması karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması amacıyla, dosyanın kül halinde Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilerek, sanığın uhdesinde köye ait para kalıp kalmadığı ile varsa miktarını belirleyen rapor alınması sonrasında hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,

    Kabule göre de; Köy halkından toplanan paralara karşılık makbuz düzenlenmediği, bu paraların gelir olarak kaydedilmediği, zimmet ve miktarının tanık beyanları ile ortaya çıkarıldığı ve bu şekilde suçun zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlendiği kabul edilmesine rağmen, sanığın zincirleme nitelikli zimmet suçundan mahkumiyeti yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek zincirleme basit zimmet suçundan cezalandırılması suretiyle eksik ceza tayini hk.”

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2019/3788 K. 2022/1332 T. 07.02.2022


    8.3. “ Polis memuru olan ve olay tarihinde devriye görevi yapan sanıkların yol kenarında park halinde şüpheli bir araç görmeleri üzerine, aracın sanıklar tarafından aranması sırasında aracın şoför mahallindeki paspasın altında seri numarası kazındıktan sonra buraya yazılan 9 mm çapındaki kısa namlulu ruhsatsız tabancayı bulduğu, ardından olay yerine çağrılan ve önceden tanıştıkları anlaşılan kişinin gelerek sanıklar ile işlem yapılmaması hususunda konuştuğu, sanıkların olayla ilgili olarak herhangi bir adli işlem yapmadıkları, böylece ruhsatsız tabancaya el koyan sanıkların muhafaza ve zaptetme görevleri olduğu halde, herhangi bir yasal işlem yapmadan silahı sahiplendikleri, olayın, başka bir suçla ilgili soruşturma sırasında yakalanan şüphelinin polise verdiği ifade üzerine ortaya çıkarıldığı anlaşılmakla, sanıkların eylemlerinin nitelikli zimmet suçunu oluşturmaktadır.”

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2018/5163 K. 2018/5555 T. 10.09.2018


    8.4. “Kangal İlçe Özel İdare Müdürü, Köylere Hizmet Götürme Birliği Genel Sekreteri ve muhasebe yetkilisi olan sanığın, suç tarihleri arasında gerçeğe aykırı olarak düzenlediği gönderme emirleriyle İlçe Özel İdaresi banka hesabından 1.475.000,00 TL ve Köylere Hizmet Götürme Birliği banka hesabından 190.000,00 TL olmak üzere toplam 1.665.000,00 TL’nin kardeşi A.Ş.’in banka hesabına aktarılmasını sağlayarak, zimmetine geçirmesi şeklindeki eylemlerinin, banka nezdindeki gönderme emirleri ve hesap ekstrelerinin incelenmesi suretiyle, kurum dışı araştırmayla ortaya çıkarılabilmesine, kurumda bulunan 05/10/2012 tarihli İlçe Özel İdaresi hesap ekstresinde suçlamalara konu para transferlerini gizlemek amacıyla bir kısım tahrifatlar yapılmış olmasına, 12-16 Eylül 2012 tarihleri arasında Ankara ilinde düzenlenen Sivas günleri adlı etkinlikte kullanılmak üzere Köylere Hizmet Götürme Birliği bütçesinden Kangal Kaymakamlığında Yazı İşleri Müdür vekili olarak görev yapan A. Y. adına 11/09/2012 tarihinde çıkarılan 3000,00 TL avanstan kullanılmayarak iade olunması nedeniyle muhasebeleştirmesi için kendisine teslim edilen 2.405,80 TL’nin kurum kayıtlarına intikal ettirilmeyerek mal edinilmesi eyleminin de ilgililerin beyanlarına başvurulması suretiyle açığa çıkarıldığının anlaşılmasına göre, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik olarak hileli davranışlarda bulunduğu, böylece eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde sadece basit zimmet suçundan hüküm kurulması,

    Kabule göre de,Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/12/2008 gün ve 2008/146-235 sayılı Kararına göre mağdurun belli olması ve maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilebileceği durumlarda zimmetin maddi konusunu oluşturan değerlerin müsaderesine karar verilemeyeceği gözetilmeden kazanç müsaderesine hükmedilmesi hk.”

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2014/4636 K. 2014/6806 T. 18.06.2014


    8.5. “Sanık M. K.’nun Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkan Vekili, E. D.’nin yönetim kurulu üyesi, S. T.’ın ise evrak satış ve doldurma bölümünde veznedar olarak görev yaptığı, S.’ın yapılan tahsilatlar için üç suret gelir makbuzu düzenlemesi gerektiği halde üst surete yapmış olduğu tahsilatı yazıp ancak diğer iki sureti doldurmayarak daha sonra kullanmak veya makbuz asıllarının üzerinde karalama yapmak suretiyle ikinci kez tahsilatta kullanarak ya da sürücü belgesi başvuru dosyalarında tahsilat makbuzu vermeyerek tahsil edilen parayı diğer sanıkların azmettirmesiyle mal edinmesi şeklinde geliştiği anlaşılan olayda, eylemlerin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesine göre zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirmeyle sadece basit zimmet suçundan mahkumiyet kararları verilmesi hk”

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2014/2909 K. 2014/4765 T. 29.04.2014


    8.6. “Suça konu 4.693 TL’lik miktar suç tarihi itibarıyla ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nazara alındığında değer azlığı sınırları içerisinde bulunduğundan hükmolunan cezadan TCK’nın 249. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiğinin nazara alınmaması ve suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi karşısında, sanık hakkında aynı yasanın 53/5. maddesi uyarınca cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmemesi kanuna aykırıdır.”

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2012/6444 K. 2014/511 T. 16.01.2014


    8.7. “ T.C. Ziraat ( Emlak ) Bankası gişe memuru olan sanık Hakkı’nın mudilerin hesaplarında oynamalar yapmak ve sahte ödeme fişleri düzenlemek suretiyle zimmetine geçirdiği paralardan 13.5.1996 ila 29.3.2000 tarihleri arasında olmak üzere muhtelif tarihlerde eniştesi olan sanık Orhan’ın banka hesaplarına 15.600 DEM ve 9.457.000.000 TL.yi havale ettiği nazara alındığında, sanık Orhan’ın sanık Hakkı ile birlikte hareket ettiğinin kabulüyle zimmet eylemlerine yardım etmekten mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.”

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2011/1377 K. 2011/4255 T. 25.05.2011


    8.8. “Mahkemece bozmaya uyulması üzerine tanıklığına başvurulan hakimin beyanında personelin pulların kaybolmasından yakındığını, sanıktan kuşkulandıklarını, ancak görgüye dayalı bir bilgisinin olmadığını, görgüsünün kamera kaydına dayandığını, dosyalardan kaybolan pullara dair bir tespit veya tutanak tutmadıklarını ifade ettiği, bu ifade karşısında sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkemenin katipleri ve mübaşirinin şüpheye ve varsayıma bağlı ifadeleri ile özellikle katip Ö. Ö.’in üç yıl sonra gündeme getirdiği kuşkulu beyanı dışında delil bulunmadığı, keza kaybolduğu iddia edilen pulların hangi dosyaya ait olduğu, hangi işlem için taraflardan alındığının tespitinin de yapılmadığı ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın zimmet suçunu işlediğine dair dosyada her türlü şüpheden uzak somut ve tarafsız delil olmadığı gözetilerek beraetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Kabule göre de; Kısa süreli olmayan hapis cezasına mahkumiyetin sonucu olarak TCK’nın 53/3. maddesi hükmü de gözetilerek 53/1. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarına hükmolunmaması, BOZMAYI gerektirmiştir.”

    * Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2014/4482 K. 2014/7580 T. 10.07.2014


    8.9. “Çarşamba Belediyesi Su Otobüs İşletme Müdürlüğü Tahsilat Şefi tarafından 14.11.2003 günlü yazı ile 5 nolu veznede yapılan işlemlerde usulsüzlük saptandığı, bunun zimmet amacıyla yapıldığının düşünüldüğü hususu aynı yer Muhasebe Müdürlüğüne iletilmiş, Muhasebe Müdürlüğü 17.11.2003 tarihli yazı ile Belediye Başkanına, usulsüzlüklerin hükümlü Şenol Sönmez tarafından yapıldığının belirlendiğini bildirmiş ve yazı altına adı geçenin açığa alınarak hakkında tahkikat yapılmasının uygun olduğu şerhi düşülmüştür. idari soruşturmanın sürdüğü aşamada hükümlü Şenol 13.02.2004 tarihinde Çarşamba Belediyesi hesabına 17 milyar 691 milyon 296 bin 071 lira yatırmıştır. Olay 16.02.2004 tarihli yazı ile C.savcılığına ihbar edilmiş ve 02.03.3004 tarihinde hükümlü Şenol hakkında zimmet suçundan iddianame düzenlenmiştir.

    Görüldüğü gibi, zimmet suçuna ilişkin olarak C.savcılığına ihbar yapılmadan önce zimmet miktarı iade edilmiştir. O halde, Yerel Mahkemece hükümlü hakkında 5237 sayılı Yasanın 248/1. maddesinin uygulanması ve Özel Daire çoğunluğunca bu hususun bozma nedeni sayılmaması isabetli ve yasaya uygundur.”

    *Yargıtay C.G.K. E. 2006/5-165, k. 2006/213, T. 17.10.2006.


    Suçun kanunda öngörülen alt ve üst sınırları göz önüne alındığında zimmet suçundan soruşturma ve kovuşturma altında bulunan kişilerin ceza hukuku alanında uzmanlığı bulunan bir avukattan destek alarak sürece dahil olmaları büromuzca tavsiye edilmektedir.

    Av. Kazım ARSLAN

    Deneyiminizi daha iyi hale getirmek için bu web sitesinde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş oluyorsunuz. (Çerez Politikası Aydınlatma Metni)