HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU VE CEZASI, TCK MADDE 132, 2025

HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL

SUÇU VE CEZASI, TCK MADDE 132, 2025

HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU

Günümüzde bireylerin özel hayatı ve mahremiyeti, teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha fazla tehdit altına girmiştir. Özellikle dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması, kişisel haberleşmelerin gizliliğinin ihlali riskini artırmaktadır. Bu yazımızda, Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenen göre haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu ele alacağız.

1. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNUN KANUNİ DÜZENLEMESİ

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının ikinci kısmının “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı dokuzuncu bölümünde ve 132. maddesinde düzenlenmiştir. TCK madde 132 aynen şu şekildedir:

 “(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 2/7/2012-6352/79 md.) İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”

Önceki kanun döneminden farklı olarak 5237 Sayılı TCK’da suçun maddi konusunu oluşturan haberleşme araçları bakımından herhangi bir sınırlama yapılmamış, bunun yerine “haberleşme gizliliği” ve “haberleşme içeriği” gibi kapsayıcı ifadelere yer verilmiştir. Yine hemen ifade etmek gerekir ki 132. maddede “haberleşmenin gizliliğini ihlal”, “haberleşme içeriklerinin ifşa edilmesi” ve “kişinin kendisi ile yapılan haberleşme içeriğini ifşa etme” şeklinde suçun değişik hallerine yer verilmiştir.

2. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ile korunan hukuki değer özel hayatın gizliliği ve özelinde haberleşme dokunulmazlığıdır. Haberleşme, buna katılan kişilerin rızası olmadan içeriğinin üçüncü kişilere açıklanmasının önüne geçilmesi yönünde devletin pozitif bir yükümlülüğü olarak kanuni düzenleme ile koruma altına alınmıştır. Öğretide bazı yazarlarca bu suçun dolaylı olarak düşünceyi yayma ve açıklama özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü ve son olarak maddi-manevi varlığı geliştirme hakkını da koruduğu ileri sürülmektedir.

3. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNUN MADDİ UNSURLARI

3.1. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Maddi Konusu

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun maddi konusu TCK madde 132/1 anlamında “haberleşme”, TCK madde 132/2 ve 3. fıkraları kapsamında ise “haberleşme içeriği”dir. Güncel Türkçe sözlükte “haberleşmek işi; iletişme, muhabere, enformasyon” olarak tanımlanan haberleşme; en az iki kişi arasında araya bir araç dahil edilerek gerçekleşen iletişim süreci olarak tanımlanabilecektir.

Haberleşmede kullanılan aracın suçun oluşması adına bir önemi yoktur. Mektup, telefon, faks, e-posta veya başka bir yolla yapılmış olabilir. Ancak haberleşmeye katılan kişilerce gizliliğe dair tedbir alınmamış olunması halinde gizliliğini ihlal edilmiş olmasından da bahsedilemeyecektir. Örneğin sosyal medya platformlarında herkese açık şekilde yapılan sohbetlerde ve canlı yayınlarda bu suç oluşmayacaktır.

3.2. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDA FAİL VE MAĞDUR

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun faili TCK madde 132/1 ve 2. fıkraları kapsamında haberleşmenin tarafı olamayan bir kimse olabilir. Ancak TCK madde 132/3 kapsamında suçun faili sadece haberleşmenin tarafı olan bir kimse olabilecektir. Bu nedenle suç, fail bakımından özgü bir suçtur. 

Ayrıca TCK madde 137 kapsamında suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun mağduru ise TCK madde 132/1 ve 2. fıkralar yönünden haberleşmeye katılan kişilerdir. TCK madde 132/3 anlamında mağdur ise ifşa edilen haberleşmeye katılan fail dışındaki kişi veya kişilerdir.

3.3. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDA FİİL, NETİCE VE NEDENSELLİK BAĞI

3.3.1. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu serbest hareketli bir suç olup haberleşmeye katılan kişilerin rızasına aykırı olarak haberleşme içeriğinin görülmesi, duyulması ya da dinlenmesi ile gerçekleşebilir. Suçun tamamlanması için haberleşmenin tamamının ihlal edilmesi şart olmayıp bir kısmının dahi ihlal edilmesi halinde suç oluşmuş olacaktır. İfade etmek gerekir ki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi haberleşmenin tarafı ise TCK madde 132/1’deki suç değil TCK madde 132/3’de düzenlenen suç oluşacaktır.

Kişiler arasında herhangi bir araç kullanılmadan yapılan konuşmaların dinlenmesi bu suçu oluşturmaz. Şartları varsa özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ya da bu konuşmaların bir cihazla kaydedilmesi ihtimalinde TCK madde 133’de düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu oluşabilecektir.

3.3.2. Haberleşme İçeriğinin İfşa Edilmesi

Haberleşmenin içeriğini öğrenen bir kimsenin, bu içeriği üçüncü kişilere yayması TCK madde 132/2’de ihdas edilen suçu oluşturur. İçeriğin bir kişiye ifşa edilmesi ile birden fazla kişiye ifşa edilmesi arasında suçun oluşumu açısından bir fark bulunmamaktadır. İfşadan söz edilebilmesi için haberleşmenin taraflarının da ifşa edilmesi gerekir. Haberleşme içeriğinden tarafın kim olduğu anlaşılıyorsa bu da suçun oluşumu açısından yeterlidir.

Haberleşmenin içeriğinin her zaman hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi söz konusu olmaz. CMK madde 135’de öngörülen iletişim denetlenmesi gibi kurumlarla haberleşme içerikleri hukuka uygun şekilde ele geçirilmiş olabilir. Hukuka uygun olarak ele geçirilmiş olsa dahi bu haberleşme içeriğinin üçüncü kişilere ifşa edilmesi halinde suç oluşacaktır.

3.3.3. Kendisiyle Yapılan Haberleşme İçeriğinin Alenen İfşası

TCK madde 132/3’de düzenlenen bu fiilin suç teşkil etmesi için failin tarafı bulunduğu bir haberleşmenin içeriğini alenen ifşa etmesi gerekir. Kanun koyucu, TCK madde 132/2’den farklı olarak bu fıkrada ifşanın alenen yapılması gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla aleniyet açısından haberleşme içeriğinin belirsiz sayıda kişinin bilgilendirilmesi gerekmektedir. Aleniyetin basın yoluyla sağlanması halinde ise suçun nitelikli hali gündeme gelecektir.

Hemen burada ifade etmek gerekir ki bu suçun oluşması için fail dışındaki haberleşmenin tarafı olan kişi veya kişilerin rızasının olmaması gerekir. Başka bir ifadeyle mağdurun rızası fiili hukuka uygun hale getirir.

4. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

TCK madde 137 kapsamında suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır.

Yine 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63/3 maddesi uyarınca elektronik haberleşme hizmeti vermek üzere yetkilendirilmiş bulunan işletmecilerin personelinin, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının İkinci Kısmının Dokuzuncu Bölümünde düzenlenen, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçları işlemesi halinde haklarında bu bölümde öngörülen cezalara hükmolunmakta ve 137 nci maddeye göre yapılacak artırım bir kat olarak uygulanmaktadır.

5. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDA MANEVİ UNSUR

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun manevi unsuru kasttır. Olası kastla da işlenebilir. Failin haberleşmenin içeriğine neden müdahalede bulunduğu ya da neden ifşa etmek istediğinin suçun oluşumu açısından bir önemi bulunmaz.

6. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDA HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ

Hakkın kullanılması (TCK madde 26),haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu açısından bir hukuka uygunluk nedenidir. Bu noktada uygulamada oldukça tartışılan bir konuya açıklık getirilmesinde fayda vardır. İşyerlerinde kurumsal mailler üzerinden yapılan haberleşmenin işveren tarafından işçinin rızası olmaksızın denetlenmesi, bu suçu oluşturabilecektir. Nitekim mer’i mevzuatımızda işverenin işçinin maillerini denetlemesine yönelik açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Ancak iş sözleşmesinde denetleme yönelik bir hüküm varsa ya da kişisel bilgilerin şirket e-postalarında tutulmasına izin verilmiyorsa ve işçi bu maddeyi inceleyerek kabul etmişse ortada rızadan bahsedileceği için fiil hukuka uygun hale gelecektir.

Yine kişini başka türlü ispat olanağı bulunmadığı bir ortamda kendisine yönelen hakaret, tehdit gibi suçları ispatlamak amacıyla haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi de hakkın kullanılması kapsamında kalacaktır.

Kanunun verdiği yetkinin kullanılması da (TCK madde 24/1) haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda hukuka uygunluk nedenlerindendir. Örneğin CMK madde 135 kapsamında telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi ya da 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 68/2 maddesi uyarınca hükümlülere gelen ve bunlar tarafından gönderilen mektupların infaz koruma memurlarınca okunması gibi.

7. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

7.1. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Teşebbüs

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu salt hareket suçu olup gizliliği ihlal eden herhangi bir fiilin yapılması durumunda suç oluşmaktadır. Suçun tamamlanması için haberleşme içeriğinin öğrenilmesine gerek yoktur. Bu nedenle ancak icrai hareketlerin bölünebildiği durumlarda teşebbüs Hükümleri Gündeme Gelebilecektir.

7.2. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda İçtima

Failin ifşa ettiği haberleşme içeriği aynı zamanda mağdura bir hakaret de içeriyorsa fikri içtima kuralı uygulanır ve faile daha fazla cezayı gerektiren suçtan ceza verilir.

Haberleşme içeriğini öğrenen fail, bunu ifşa etme yönünde mağduru tehdit ederek haksız bir menfaat elde ederse yağma veya şantaj suçundan ayrıca cezalandırılır.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi, aynı zamanda haberleşme içeriğinin muhatabına ulaşmasını da engellemişse hem haberleşmenin gizliliğini ihlal hem de haberleşmenin engellenmesi suçundan cezalandırılır.

Failin eylemi hem haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna hem de soruşturmanın gizliliğini ihlal suçuna uyuyorsa fikri içtima gereği hangisi daha ağır cezayı gerektiriyorsa o suçtan dolayı cezalandırılır.

7.3. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda İştirak

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, iştirak açısından herhangi bir özellik arz etmez. İştirakin her hali suç açısından mümkündür.

8. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDA SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturması ve kovuşturması şikâyete tabidir. Suç ayrıca uzlaşma kapsamındadır. Suçun soruşturulması suçun işlendiği yer Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılır. Yargılamayı yapmakla görevli mahkeme ise asliye ceza mahkemeleridir.

9. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

“Sanığın, kardeşi olan katılan ile yapmış olduğu telefon konuşmasını katılanın rızası dışında kaydedip, kardeşleri olan …, … ve …’e dinletip göndermesine konu olayda; sanığın eylemini belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda ifşa etmemesi nedeniyle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, 18.04.2018 ve 11.05.2018 tarihli bilirkişi raporlarına göre konuşma içeriklerinin özel hayata ilişkin olmaması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun da oluşmadığı anlaşılmakla sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,”

* Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2022/687 K. 2024/7577 T. 16.12.2024


“Amatör telsizcilik belgesi alıp, süresi içerisinde telsiz kullanım ruhsatını yeniletmeyen sanığın, olay günü alkol aldığı sırada, durumundan şüphelenen polisler tarafından, belinde takılı vaziyette ele geçirilen telsizinin frekansının, emniyet tarafından asayiş için kullanılan frekansa ayarlandığının tespit edilmesi şeklinde gelişen eyleminde, 5237 sayılı TCK uyarınca, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suçta, sanık tarafından yapılan dinleme sonucu mağdur olduklarından bahisle şikayetçi olan kişi ya da kişiler ve tespiti yapılan ihlale konu bir haberleşme içeriği bulunmadığı gibi, gizliliği sağlamaya özen gösterilip gösterilmediğini belirlemek bakımından, söz konusu frekansa, şifresiz ve zahmetsizce giriş imkanı olup olmadığına dair bir belirleme de yapılmadığı anlaşılmakla, anılan suçun yasal unsurunun somut olayda gerçekleşmediği, eylemin 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında yazılı şekilde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi yasaya uygun görülmemiştir.”

*Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2012/13228 K. 2012/14787 T. 12.06.2012


“Eşi olan katılanın sadakatinden kuşkulanan ve aldatıldığını düşünen sanığın, katılanın kullandığı bilgisayara, temin ettiği monitör çoklayıcı ve VGA monitör kablosunu bağlayıp, üst katta bulunan kendisine ait boş daireye koyduğu başka bir bilgisayar monitöründen, katılanın kullanmakta olduğu bilgisayar ile bağlantı sağladıktan sonra, katılanın internet aracılığıyla yaptığı görüşmeleri gizlice takibe aldığı, 21.10.2006 günü, katılanın MSN yolu ile görüntülü görüşme yaptığını fark ederek, katılanın internet aracılığıyla yaptığı görüşmeyi izlemeye başladığı, bir ara katılanın erkek kardeşini çağırıp onunla, daha sonra yalnız başına görüşmeyi izlemeye devam ettiği, katılan ile katılanın iş yerinden tanıdığı bir erkek arkadaşının konuştuklarını, konuşma sırasında katılanın soyunarak, çıplak vaziyette karşısındakine cinsel içerikli sözler söyleyip, “sanal seks” tabir edilen ilişki içerisine girdiklerini gördüğü, ertesi sabah, cep telefonunun ses kaydetme fonksiyonunu açık bırakarak, odaya gizlice yerleştirdikten sonra, katılana bir önceki gece ile ilgili sorular sorup, isnatlarda bulunarak, katılanın konuya ilişkin verdiği cevapları ve aralarında geçen konuşmaları kaydettiği, ardından katılanın yaptığı görüntülü görüşmeden söz edip, cep telefonuna kaydetmiş olduğu konuşma içeriğini katılan aleyhine açtığı boşanma davasında mahkemeye delil olarak sunduğu iddiasına konu olayda; yapılan yargılama sonucunda, sanığın kastının bulunmaması nedeniyle atılı suçların yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmıştır.”

* Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2012/13117 K. 2012/14791 T. 12.06.2012


“Sanığın, yaklaşık 5 yıldır gönül ilişkisi yaşadığı katılan S. ile yaptığı özel bir telefon konuşmasını kaydederek, rıza olmaksızın katılan S. in eşi katılan M.a göndermek suretiyle ifşa ettiği olayda; sanığın, tarafı olduğu haberleşmenin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın açıklaması nedeniyle, eylemin TCK. ın 132/3. maddesine uyan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülmesi”

* Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2014/1714 K. 2014/18859 T. 29.09.2014


“Katılanın tarafı olduğu haberleşme içeriklerini üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, katılan aleyhine açtığı boşanma davasındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmadığı ve katılanın kendisini aldatmasına tepki olarak atılı hakaret suçunu işlediği gözetildiğinde yerel mahkemenin beraate ve ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.”

* Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2018/8131 K. 2019/4463 T. 03.04.2019


“Katılanın, sanıkla telefonda yaptığı görüşmeleri kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtların, 5271 sayılı CYY’nın 135. maddesi kapsamında değerlendirmesi, bu bağlamda hakim kararı olmadığından bahisle hukuka aykırı kabul edilmesi olanaklı olmayıp, kendisine karşı işlendiğini iddia ettiği tehdit ve hakaret suçlarıyla ilgili olarak, bir daha elde edilme olanağı bulanmayan kanıtların, yetkili makamlara sunulmak amacıyla toplandığının, dolayısıyla hukuka uygun olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, katılanın sanıkla telefonda yaptığı görüşmeyi kaydetmek suretiyle elde ettiği hukuka uygun olduğu kabul edilen kayıtların değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekmektedir”

* Yargıtay 18. Ceza Dairesi E. 2015/33931 K. 2017/5905 T. 16.05.2017


“Uyuşmazlık sanığın üst aramasında ele geçen suç konusu uyuşturucu maddelerin, hukuka aykırı yöntemle elde edilip edilmediği, buna bağlı olarak hükme esas alınıp alınmayacağı ve atılı suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır. Suç konusu uyuşturucu maddeler ile yakalanması sonrasında polis merkezine getirilen sanığın çalmakta olan telefonunun, görevlilerce rızasına aykırı şekilde sanığa açtırılması ve tanık ile gerçekleştireceği görüşmenin sesinin de hoparlöre verilmesi sağlanarak delil elde edilmeye çalışılmasının, özel hayatın gizliliği ve yine gizliliği esas olan haberleşme özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğu, dolayısıyla söz konusu görüşmenin kayıt altına alınması suretiyle delil olarak kullanılması hukuka aykırı olup, hükme esas alınamayacağının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.”

* Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2016/1062 K. 2019/441 T. 16.05.2019


Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha kolay işlenebilir hale gelmiştir. Bu nedenle hem suçun faillerinin hem de mağdurlarının ceza hukukunda uzman bir avukattan destek alarak yargılama süreçlerine iştirak etmelerinde fayda vardır.

Av. Kazım ARSLAN

Deneyiminizi daha iyi hale getirmek için bu web sitesinde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş oluyorsunuz. (Çerez Politikası Aydınlatma Metni)