BİREYSEL BAŞVURUDA KABUL EDİLEBİLİRLİK KRİTERLERİ “KONU BAKIMINDAN YETKİSİZLİK”

BİREYSEL BAŞVURUDA KABUL EDİLEBİLİRLİK KRİTERLERİ "KONU BAKIMINDAN YETKİSİZLİK"

Bireysel başvuru; gerçek veya tüzel kişilerin, Anayasa, AİHS ve Türkiye’nin taraf olduğu Ek Protokoller ile güvence altına alınmış olan haklarının kamu gücü ile ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurudur. Bireysel başvurunun nasıl yapılacağını daha önceki yazılarımızda detaylı şekilde anlatmıştık.

Anayasa Mahkemesi, önüne gelen bireysel başvuruyu incelerken öncelikle “kabul edilebilirlik kriterlerini” değerlendirmektedir. Kabul edilebilirlik kriterleri şunlardır:

  • Açıkça Dayanaktan Yoksunluk (6216 s. Kanun m.48/2)
  • Başvuru Yollarının Tüketilmemesi (6216 s. Kanun m.45/2)
  • Süre Aşımı (6216 s. Kanun m.47/5)
  • İdari Ret (6216 s. Kanun m.47/6)
  • Kişi Bakımından Yetkisizlik (6216 s. Kanun m.46/1)
  • Konu Bakımından Yetkisizlik (6216 s. Kanun m.45/1)
  • Anayasal ve Kişisel Önemden Yoksunluk (6216 s. Kanun m.48/2)
  • Zaman Bakımından Yetkisizlik (6216 s. Kanun Geçici m.1/8)
  • Düşme (6216 s. Kanun m.50/5)
  • Başvuru Hakkının Kötüye Kullanılması Nedeniyle Ret (6216 s. Kanun m.51)

Bu makalemizde kabul edilebilirlik kriterlerinden “konu bakımından yetkisizlik” kriteri incelenecektir.

1. YASAL DAYANAK

30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.

2. KONU BAKIMINDAN YETKİSİZLİK NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

Anayasa ve Kanun hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra AİHS ve Türkiye’nin taraf olduğu Ek Protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi nezdinde yapılacak olan başvurunun konu bakımından yetkisiz görülmesi halinde ilk incelemeden geçemeyecektir.

3. EMSAL AYM KARARLARI DOĞRULTUSUNDA KONU BAKIMINDAN YETKİSİZLİK HALLERİ

  • Sosyal güvenlik hakkı, Anayasa’nın 60. maddesinde güvence altına alınmış olmakla birlikte Sözleşme’de düzenlenen bir hak olmadığı açıktır. Dolayısıyla sosyal güvenlik hakkı bağımsız bir hak olarak Sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında bulunmadığından, bu hakka yönelik ihlal iddiasının bireysel başvuru konusu yapılabilmesi mümkün değildir. (Mehmet Hadi Tunç B. No: 2013/1958, 7/7/2015, §28)

  • Çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri Anayasa’nın 55. maddesinde güvence altına alınmış olmakla birlikte AİHS’de düzenlenen haklardan değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de adaletli ücret hakkının Sözleşme’de ya da protokollerinde korunan bir hak olmadığını açıkça ifade etmektedir. Buna göre başvurucunun ihlal edildiğini ileri sürdüğü ücrette adaletin sağlanması hakkı, Anayasa ve AİHS ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokollerin ortak koruma alanına girmediğinden, başvurucunun bu iddiasının “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. (Halil Üstündağ B. No: 2013/5062, 14/1/2014, §35)

  • Ayrımcılık yasağı ve etkili başvuru hakkı, bağımsız nitelikte koruma işlevine sahip olmayıp, temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını, korunmasını ve başvuru yollarını güvence altına alan tamamlayıcı nitelikte haklardandır. Bu çerçevede, başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamına giren bir hakkına yönelik müdahale bulunmaması nedeniyle ayırımcılık yasağı ve etkili başvuru hakkının somut başvuru açısından uygulanabilmesi mümkün değildir. Sonuç itibariyle, başvurucunun Anayasa’nın 10. ve 40. Maddelerine (eşitlik hakkı) dayanan ihlal iddialarının konusu da, Anayasa’da güvence altına alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin koruma alanı dışında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. (Onurhan Solmaz B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §36) 

  • Bireyin dilediği alanda çalışma özgürlüğü ve çalışma hakkı Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde güvence altına alınmış olmakla birlikte AİHS’de düzenlenen haklardan değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de kamu hizmetine girme ya da dilediği kamu görevinde çalışma hakkının Sözleşme’de ya da protokollerinde korunan bir hak olmadığını açıkça ifade etmektedir.  Buna göre başvurucunun başvuru dilekçesinde ifade ettiği şekliyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü istediği kamu görevinde çalışma hakkı, Anayasa ve AİHS ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokollerin ortak koruma alanına girmediğinden, başvurucunun bu iddiasının “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. (Serkan Acar B. No: 2013/1613, 2/10/2013, §25)

  • Suç isnadına bağlı yargılamalarda mahkumiyet veya ceza hükmünün denetlenmesi sadece aleyhine hüküm verilen kişi tarafından talep edilebilmekte olup -mağdur, katılan veya suçtan zarar gören gibi- suç isnadı altında bulunmayan kişilerin hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle suç isnadına bağlı yargılamalarda mağdur, katılan ve suçtan zarar gören kişiler hükmün denetlenmesini talep etme hakkının süjesi değillerdir. Somut olayda başvurucu suç isnadı altında bulunan kişi statüsünde olmadığından hükmün denetlenmesini talep etme hakkının kapsamına girmemektedir. Bu sebeple başvurucunun, hükmün denetlenmesini talep etme hakkına yönelik ihlal iddiasının incelenmesi Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi dışında bulunmaktadır. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. (Hikmet Erçin B. No: 2014/2917, 23/1/2019, §89) 

  • Somut başvuruya konu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı mahkemenin kararıyla sabit olduğundan sahipsiz kamu malı sayılan ve kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalan taşınmazın üzerinde anayasal ve yasal sisteme aykırı olarak özel mülkiyet tesis edilmesi de mümkün değildir. Bu durumda başvurucuların taşınmaz üzerindeki mülkiyetlerini gösterir bir mahkeme kararı olmadığı gibi, kıyı-kenar çizgisi içinde kalan ve kamu malı sayılan taşınmazın özel mülkiyete konu olmasının da mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, başvuru konusu olayda mülkiyet hakkına konu olabilecek bir “ekonomik değeri” veya en azından bu şekildeki bir değeri elde etme yönünde “meşru beklentisi” bulunmayan başvurucuların Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı kapsamına giren korunmaya değer bir menfaati bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, başvurunun “konu bakımından yetkisizlik” nedeni ile kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi B. No: 2012/636, 15/4/2014, §57)

  • Sözleşme’ye Ek 1 No.lu Protokol’ün 3. maddesinde düzenlenmiş olan “serbest seçim hakkı”, ulusal parlamentolar gibi meclislerin seçimlerine ilişkin güvenceler getirmiş olup meslek örgütlerinin seçimleri Sözleşme’ye Ek 1 No.lu Protokol’ün 3. maddesi kapsamında değildir. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun ihlal edildiğini ileri sürdüğü Oda seçimlerinde oyların sayım ve dökümündeki hukuka aykırılıklar, Anayasa ile AİHS ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokollerin ortak koruma alanına girmediğinden, başvurucunun bu iddiasının, Yüksek Seçim Kurulu kararlarının bireysel başvurunun konusu olup olmadığı yönünden ve diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. (Mehmet Yiğiner B. No: 2014/1944, 23/7/2014, §24)

Av. Tunahan SANDALLI

Deneyiminizi daha iyi hale getirmek için bu web sitesinde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş oluyorsunuz. (Çerez Politikası Aydınlatma Metni)